Analytics

31 Temmuz 2007

Şaka gibiyiz ya...


Belki İstanbul sokaklarında ya da haberlerde bir yerlerde gözünüze çalınmıştır. Şu aralar İstanbul’un bazı sokaklarında rengârenk inekler mö’lüyor. Sanatla, sokaktaki insanın bütünleşmesi amaçlanan etkinlik kapsamında inek heykelleri, farklı sanatçılar tarafından tasarlanmış, allanmış pullanmış. O kadar tatlı görünüyorlar ki!


Neyse… Bu etkinliğin bir ayağı da Eskişehir’de düzenleniyormuş. Bir arkadaşın yalancısıyım. Eskişehir’de insanlar, heykel, sanat manat anlamam diyip, ineklerin üzerine çıkıp fotoğraf çektiriyorlarmış.


Ha; ha, ha… Al sana bütünleşme…

Develi Kebap

Samatya ve hele hele Develi'nin benim için ayrı bir anlamı vardır... Temeli bir beş yıl öncesine dayanır... Bundan dört yıl önce de Samatya’daki meşhur Develi Kabap hakkında bir yazı yazmıştım. Bu Pazar yine o taraflardan geçerken uğradık. Sonra yazımı buldum, tekrar okudum falan filan...


Develi eski Develi… Ama sanki biraz, tıpkı Güney’deki otellerin makûs tarihinde olduğu gibi, butik olmayı unutup fabrika konseptine dönmüş.
Saat 17.00 gibi oradaydık, etraf yavaştan yavaşa hareketleniyordu. Bahçe kısmında müşteri başına neredeyse 1 garson düşüyordu:-))) Çoğu zaman garsonlardan deniz manzarasını görmek imkânsızlaşıyordu. Ama yine mutedil, yine kaliteli devam ediyor anlaşılan… Daha önce garsonlar daha ilgiliydi, tavsiyelerde bulunuyor, sizi yönlendiriyordu. Bizim masaya bakanlarsa direkt göz teması bile kurmadan, ne istiyorsak onu masaya koydu gitti.

Yedik, içtik, yarabbi şükür dedik ve eve yollandık.

Bu arada Samatya meydanında otomobiller park edemiyor. Bir 100 m ileride, sahildeki işpark’a bırakıyorsunuz. Haberiniz ola…

Demin bahsettiğim yazı da aşağıda… Afiyetler olsun efenim…


------------------------------------------------------------------

Parmaklara dikkat!
13.05.2003

Bazı restoranlar vardır. Günlerce kapısından girip masaya şöyle bir kurulup tıka basa doymayı hayal edersiniz. Hatta bu emelinizi gerçekleştirdikten sonra da 'Neden şöyle tadını çıkara çıkara yemedim!' diye de hayıflanırsınız. Ama yemekler de gözünüzün önünden bir türlü gitmez. Ve aynı mekâna bir kez daha gittiğinizde sanki arkanızdan kovalayan varmış gibi hunharca yemeğe devam edersiniz.

Gerçi bu restoranların sayısı şu İstanbul’da bir elin parmağını geçmez kanımca. O yüzden de yol yakınken size adeta Samatya’nın sembolü olmuş lezzet klasiği Develi Kebap’tan bahsetmeyi kendime bir görev sayıyorum.

Samatya, tarihi dokunun hâlâ inatla bozulmadan kendisini muhafaza ettiği nadir semtlerinden biri. 90 yıldan bu yana dimdik ayakta duran Develi de Samatya’nın en yakın dostlarından biri... Zaten ister yayan, ister otomobilinizle gelin, Samatya Meydanı’nın o eski İstanbul havası sizi hemen etkisi altına alıyor. Kapıdan adımınızı attığınızda da bambaşka bir dünya karşılıyor sizi... İlk gittiğimde 4-5 katlık bu kocaman kebap salonunun nasıl dolacağını düşünmedim değil. Çünkü Samatya aslında o kadar da merkezi değil. Gerçi gittiğimde saat 19.00 gibi idi. Ve saat 20.00’ye doğru bu beş katlı devasa restoranın her katı neredeyse tıklım tıklım doluydu. Demek İstanbullular ağzının tadını iyi biliyor.

Neyse... Şanslıysanız ya da daha önce rezervasyon yaptırdıysanız, muhteşem deniz manzarasına hakim bir masada oturabilirsiniz. Ama iddia ediyorum ki yemekler bir bir arz-ı endam etmeye başlayınca manzarayı falan gözünüz görmüyor.

Şu Gavurdağı Salatası yok mu? Masaya oturmanızdan birkaç dakika sonra gelen meze ve başlangıç tepsisini dikkatle incelemenizi öneririm. Zira Gaziantep mutfağını temsil eden tüm lezzetler burada yer alıyor. Özellikle içli köfte, fındık lahmacun ve kuru patlıcan ile yapılmış dolmayı tavsiye ederim. Ama dikkat, sürekli servis edilen sıcacık pofuduk ekmeklerle gelen tulum peyniri-tereyağı ikilisi ile karnınızı doyurmayın. Hatta eş zamanlı ısmarlayabileceğiniz Gavurdağı Salatası da işin bir başka boyutu... Belki biraz abartılı ya da tam tersi Develi’ye haksızlık olabilir ama Develi’nin üstünlüğü bence Gavurdağ Salatası ile kendini gösteriyor. Bugün, nereye gitsem Develi’nin o salatasındaki ustalığını hiçbir yerde bulamıyorum. Öncelikle sızma zeytinyağı ile oldukça yoğun bir kıvama sahip olan nar ekşisinin uyumundan mı başlayayım, yoksa tüm salata malzemesinin arasından cömertçe ve üstelik iri iri doğranmış cevaz parçalarının damağınızda bıraktığı o haz duygusundan mı? Açıkçası söylenecek pek bir şey yok... Zira, iddia ediyorum ki İstanbul’da bu anlamda emsali yok.

Ara sıcak olarak güveç kabından pişirilmiş özel Antep Peyniri’ni önerebilirim. Tadımlık olarak ikram edilen bu peynir, erimiş ve kızartılmış olarak masanıza geliyor. Oldukça enteresan bir tadı var. Yöresel yemeklere merakı olanlara duyurulur. Hemen arkasından da pastırmalı humus ısmarlayabilirsiniz. Açıkçası tereyağı, kırmızıbiberle servis edilen humusa pastırmanın çok yakıştığını düşünüyorum.
Gerçek et ziyafetine hazır mısınız?Böylesine bir lezzet şöleninin ardından tatlı finali için direkt seçiminiz künefe olabilir. Ama Develi’nin özel spesiyalleri arasında yer alan ceviz tatlısı da gerçekten denemeye değer. Çiğ cevizden yapılan ve kaymakla birlikte servis edilen bu çok özel tat, özellikle hafif ama doyurucu bir lezzetten yana olanlar için ideal. Farklı lezzetler peşinde olanlara duyurulur.
Fazla söze hacet yok... Bir İstanbul klasiği olan Develi, doksan küsur yıldır bu başarısını artırarak devam ediyor. Hâlâ Develi’yi görmediyseniz ve Samatya’nın o tarihi dokusunu bir türlü içinize çekemediyseniz, bundan iyi fırsat olmaz derim. Bu arada parmaklarınıza dikkat etmeyi de unutmayın!

Not: Develi’de tüm kredi kartları geçiyor. Beş katlı muazzam büyük bir restoran olmasına rağmen günü hemen her saati oldukça kalabalık. Bu yüzden rezervasyon yaptırmanızı öneririm. Gece 24.00’e kadar açık olan mekânda içki servisi de yapılıyor. Yaz aylarında açılan büyük terasın da manzarasına doyum olmuyor.


Adres: Gümüşyüzük Sok. No: 7, Samatya-İstanbul
Tel: +90 212 529 08 33/34