Analytics

02 Eylül 2007

Brunch mrunch olayları

Uzun bir uzlet dönemi yaşadıktan sonra geçtiğimiz ay fırsat buldukça kendimi sokaklara attım. Benim gibi homidi gırtlak biri için de gezmek, yemek demektir. Bu süper sosyal durumlarda haftasonu kahvaltıları pek bir gözde idi.

Malumunuz Türk milleti dışarıdan gelen herşeyi pek bir makbul sayar, hasretle kucaklar. Hal böyle olunca da birkaç yıldır bizim şu kallavi kahvaltı yerini brunch olaylarına bıraktı.

Şimdi nereye gitsem bir brunch telaşı ortayı sarmış durumda. Her tarafta açık büfe, hödölü börek hüdülü krep gibi bilumum uyduruk lezzetlerle dolu bir saçmalık. Üstelik gelen herkes de aç kurtlar gibi saldırıp büfeyi talan ediyor. Bizim klasik kahvaltı lezzetleri de bu arada mefta tabii.

Bu yüzden ne zaman bir yere kahvaltı etmeye gitsem, açık büfe denildiğinde koşarak uzaklaşıyorum. Bir kere lezzet lezzete benzemiyor üstelik kahvaltının raconu tembellik de yerini saçını süpürge etmeye bırakıyor. Çay bitti, haydi doldur. Peynir lazım, hadi mekanı tavaf et... Bu böyle sürer gider anlayacağınız.


Sonuçta paranla rezillik bu olsa gerek. Bugüne kadar gittiğim hiçbir brunch'lı mekanda bu kaide bozulmadı. Bozulacağı konusunda en ufak bir ümidim de yok valla.

Tabi bu durum en çok işletmelere yarıyor, unutulmaya...