Analytics

28 Ocak 2007

Blue…

Blue’yu seyrettim geçen hafta… Krzysztof Kieslowski’nin hani, üçlemenin ilkiydi galiba. Bir acayip oldum…


İlk seyrettiğimde 20’li yaşlarımdaydım. Nasıl da heyacanla koşmuştum sinemaya. Nasıl da soluksuz seyretmiştim… Her detayı, her anı büyük bir heyecanla hafızama hapsetmeye çalışmıştım. Çıktığımda da uzun süre etkisini kaybetmemişti üzerimde. Günlerce konuşmuştuk arkaddaşlarımla… Sekans sekans gizli şifrelerini çözmeye çalışıyorduk.

Bilmiyorum, tekrar seyrettiğimde hiçbirşey hissetmedim. Öylesine sıradan geldri ki herşey bana… Öylesine basite indirgedi ki beynim herşeyi… Sevmedim kendimi.

Büyüdükçe duyarsızlaşıyor mu insan herşeye? Daha bir snop mu oluyor etrafına, hayat?


Çocukluğun verdiği naiflikle, daha mı özgür oluyor insan? Daha çok mu heyecanlanıyorsun herşeye?

Öğretilenlerin ve öğrendiklerin senin toplamınsa eğer, bende iş bitmiş o zaman…

Off ya…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder