Analytics

22 Mayıs 2006

Koç gibi taş yağdı başımıza!

Bu aralar malumunuz ev taşıma derdinden dolayı yapı marketler ile akraba olduk. Bir oraya, bir buraya diye giderken de arada mefta olduk.

“Aç tavuk kendini darı ambarında zanneder” misali, yeni evin mütevazı bir balkonu var. Malum balkona da oturmak için masa ve birkaç sandalye lazımdı. Doğru Koçtaş’a yollandık; biraz etrafı kolaçan ettikten sonra da orada kıyıda köşede kalan tahta bir masa ve iki sırada karar kıldık.

Neyse, başta gayet güler yüzlü bir görevli bize gayet afili bir şekilde yanaştı, elinde seyyar bir mini bilgisayardan küçük bir fiş verdi, teslimatı da otopark katından almamız gerektiğini söyledi.

Alışverişimizi bitirdik ve biraz garipsesek de otoparkın alt katına yollandık. Korku filmini andıran koridorlardan geçip Koçtaş’ın eşya teslimat bölümüne vardık. Allahın unuttuğu bir yerde konuşlanan bu noktada görev yapanlar bizden çok memnun görünmeseler de elimizdeki fişi aldılar ve beklemeye başladık. 10 dakika sonunda, sorularımızı lütfen cevap verip aslında bu malın ellerinde olmadığını, var olanların ise kırık olduğunu ve neden depodan teyit almadığımızı da sorunca dumurlardan dumur beğendik. Beynimden ateş fışkırdı ve üstelik bu bekleyiş yüzünden bir randevumuzu da kaçırdım. Sonuç olarak mekândaki sergilenen malı olabileceğimiz söyleyince de o zaman yukarı çıkın dediler.

Tekrar geri döndüğümüzde ise, zorla bir yetkili bulduk ve onun oflaya puflaya ve arkadaşlarına söylene söylene bizimle ilgilenmesini sağlayabildik. Sergideki masa ve sandalyede defo olduğunu görünce de doğal olarak almak istemediğimizi söyledik.

Bunun üzerine, bizi girişteki müşteri temsilcisine yönlendirdik. Oradaki yetkili arkadaş da hayatından bezmiş bir şekilde bir on dakika beklettikten sonra bize yöneldi. Ürünü taksitle aldığımız için parayı da taksitle iptal edebileceğimiz söyledi. Bunun üzerine, yetkili bir kişi ile görüşmek istediğimi söylesem de yetkili kişi tenezzül edip bizimle görüşmedi. Baktılar ben olayı iyice arızaya bağlıyorum, bu sefer reyon yetkilisini işe dahil ettiler.

Ben durumun vahametini anlattığımda ise gayet kayıtsız bir biçimde isterseniz bir on gün sonra arayın size getirtelim dendi. İyice sinirlenip söylendiğimde ise isterseniz gidin şikâyet edin gibi küstah bir yanıtla karşılaştım ve kalakaldım.

Kıssadan hisse:

  • Bana mağazada olmayan bir mal satıldı.
  • Olmayan bir malın parası ödettirildi.
  • Arabam olup olmadığı sorulmadan mal teslimatı için izbe otoparklara yönlendirildim ve boşu boşuna zaman kaybettirildi.
  • Müşteri temsilcisi diye muhatap olduğum kişi, beni dinlemek yerine, iyi nasıl bir an önce atlatırımın peşinde idi.
  • Koskoca Koçtaş’ta bir yetkili bulamadım.
  • Üstüne üstlük bir de reyon yetkilisinden azar işittim.
  • Bu arada Koçtaş'taki olumsuz çalışma koşulları hakkında da bir araba laf dinledim.

Anlaşılan Koçtaş’ın müşteri memnuniyeti için onbin fırın ekmek yemesi gerek…

Not: Böylesine bir durumdan sonra, oradaki elamanların sözünü dinleyip ilgili merciye şikayetimi iletmem doğru olurdu belki ama burada yazarak içimi dökmek kolayıma geldi.


1 yorum:

  1. selam blogunuz cnntürkte yayınlandı adresinizi oradan aldım girdiğime hiç pişman olmadım selamlar

    www.massalha.tr.cx

    YanıtlaSil