Analytics

24 Ocak 2014

Bir sesin; kelimenin peşinden gitmek...

Lizbon'a Gece Treni, Pascal Mercier

Hayatta kendimle ilgili en hayıflandığım şey belki de pek tutkulu bir olmamam. Yok yok, samimi olmadı bu; baştan alıyorum: Önünü arkasını düşünmeden balıklama daldığım bir tutkum hiç olmadı. Bu yüzden de etrafta tutkunun t’sini görsem hayıflanarak bakarım.

Belki de Lizbon’a Gece Treni beni bu yönüyle etkiledi. 

Aslında onunla aylarca kitapçılarda göz göze gelmiştim. Kapak tasarımı bende ‘best seller’ izlenimi oluşturmuş olmalı ki hep uzak duruyordum. Sonrasında fikrine ve zevkine çok güvendiğim bir arkadaşım önerince, kelimelerin dünyasına yolculuk başladı.

Sürprizi bozulacak diye gideceği filmin fragmanını izleyemeyen biri olduğum için kitap hakkında pek ser verip sır vermeyeceğim. Kelimelerin ardından göz kırpan bir hayatın peşine takılmak ve hiç tereddüt etmeden mıhlanmış bir hayatı altüst etmeyi göze almak (olumsuz manada değil) bu kitabı başlı başına okumak için yeterli diyorum. Çeviri çok başarılı, karakterler çok iyi betimlenmiş. Garip bir huzur verdi kitap bana.


Nokta.


Orijinal isim: Nachtzugnach Lissabon
Yazar: Pascal Mercier
Çeviri: İlknur Özdemir
Ayrıntılı bilgi içinKırmızı Kedi Yayınları


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder